Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi

8 Ocak- 28 Haziran 2015


 

 

İstanbul Modern’in düzenlediği “Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi”, sanatçının 1960’lı yıllardan 2010’lu yıllara uzanan kariyerinin bir dökümü niteliğinde. Sergi, Güleryüz’ün resimden desene, heykelden gravüre, tiyatrodan performansa uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümüne ışık tutuyor.

Eleştirel ve dışavurumcu üslubu ile yarım yüzyıldır Türkiye sanat sahnesinde kendisine özel ve ayrıcalıklı bir yer edinen Mehmet Güleryüz’ün sanatının merkezini insan ve onu çevreleyen sosyo-politik koşullar oluşturuyor. 1938 yılında doğan sanatçı, figür temelli çalışmalarıyla Türkiye’deki sosyo-kültürel ve politik dönüşümün insanlar üzerindeki etkilerini eleştirel ve ironik bir dille dışavuruyor. Aile sevgisi, kadın-erkek ilişkileri, doğa ve canlılar, görsel ve sözel kültürü etkileyen tüm süreçler resimlerinde birer insanlık gerçeği olarak tanımlanıyor. Sanatçı izleyicisini tıpkı kendisi gibi tavır almaya ve yaşanan süreçlerle yüzleşmeye davet eden bir anlayışla sanat üretiyor.

1960’lı yıllarda Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde eğitim gören, 1970’li yıllarda Paris sanat ortamında gerçekleştirdiği happening’leriyle adından sözettiren, 1980’li yıllardan itibaren tekrar Türkiye sanat sahnesinin güncel dönüşümünde etkin rol üstlenen Güleryüz’ün sanatı, bir sanatçının kendine ait üslubunu nasıl varedebildiğine dair sıradışı bir gelişim gösteriyor. Aktif bir tiyatro oyuncusu olarak sahneye çıkan sanatçının tiyatro ile görsel sanatlar arasında kurduğu yakın bağ, disiplinlerarası yaklaşımın en ilginç örneklerinden birini oluşturuyor.

Toplumsal bir sürece ait olan Mehmet Güleryüz’ün sanatı, gündelik algılardan, bilinen ve yerleşik duygulardan hareket ediyor; bu nedenle her çalışma kendi zamanının güncel tarihine referans veriyor. Güleryüz’ün sanatı neredeyse 60 yıldır kendi çizdiği yoldan ilerliyor, zenginleşiyor ve gelişiyor. Çizgi ve desen konusunda kendine özgü bir karakter ve üsluba sahip sanatçı için desen sadece resmin bir altyapı unsuru değil, başlı başına bir sanat dilidir. Güleryüz’e göre desen; hayata tutunma, nefes alma, varoluşunu kutlama kadar kendisine yakın bir varlıktır. Desen ve resimlerinin üç boyutlu, fiziki dünyadaki yansımaları konusunda da sayısız çalışma gerçekleştiren Mehmet Güleryüz, 1970’li yıllardan bugüne heykel sanatına dair önemli araştırmalar ve örnekler vücuda getirdi. İnsan ve heykel arasındaki ilişkiyi merkez alarak figürlerinin üç boyutlu dünyadaki izini sürdü.

Sergi, sanatçının 1960’lardan itibaren desen, resim, heykel, gravür, porselen üzeri boyama, performans gibi alanlarda gerçekleştirdiği üretimleri bir araya getiriyor. Kronolojik bir akışla sunulan sergi, bir ressamın iç dünyasını anlamaya yönelik kendisinin kaleme aldığı metinlerle zenginleşiyor. Ressam ve resim arasındaki tutkulu ve derin bağı görünür kılan 200’e yakın yapıt ve multimedya sunumlarıyla canlandırılacak 200 civarındaki desene yer veren sergi ayrıca, sanatçının tüm dönemlerini, hayat hikayesini, içinden geçtiği farklı koşulları ve hakkında yazılanları bir araya getiren zengin bir biyografi duvarıyla 1960’lı yıllardan bugüne Türkiye sanat ortamının kişisel bir hikayesini de görünür kılıyor.

 

Şahin Kaygun fotoğraf sergisi

20 Kasım 2014 – 15 Şubat 2015

 


 

 

İstanbul Modern, Türkiye fotoğrafçılığında farklı arayışlarıyla öncü bir rol üstlenen Şahin Kaygun’un en kapsamlı sergisini sunuyor.

Disiplinlerarası kavramının Türkiye’de henüz gündeme gelmediği 1980’li yıllardaki fotoğraf kültüründe resim, grafik, fotoğraf ve sinema gibi farklı alanları birbirine yakınlaştıran Şahin Kaygun, fotoğrafın tekniğine ilişkin yeni ve şaşırtıcı uygulamalar gerçekleştirdi. Türkiye’de fotoğraf çalışmalarının farklı sanat dallarıyla bağını çağdaş bir yorumla arayan sanatçı, teknikler arasındaki sınırları zorlamaya devam etti.

Detaylı bir arşiv çalışmasının ardından gerçekleşecek sergi, Kaygun’un 1970’lerin sonundan itibaren fotoğraf üzerinde ilk deneysel müdahalelerde bulunduğu çalışmalarından, Türkiye’de bir ilk teşkil eden Polaroid’lerine ve son dönemine kadar uzanıyor. Sanatçının fotoğraf üzerine katmanlar ekleyerek ilerlediği teknik arayışlara paralel olarak, Kaygun’un ele aldığı yaşam ve ölüm temaları üzerinden bilincin sınırlarında, rüya ve gerçeklik arasında bir anlatının izleri sürülüyor. 80’lerin politik ortamında yaşanan bireysel bunalım ve içe kapanmanın sanat alanındaki yansımalarının hissedilebildiği dönemi ele alan sergide, Kaygun’un çalışmaları zamanın ruh halini kişisel bir bakış açısıyla dışa vuruyor.

Lise yıllarında resim yaparak hayatını kazanmaya başlayan Şahin Kaygun, 1969 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde grafik eğitimine başlar. Üniversite yıllarında fotoğrafla sanatsal anlamda ilgilenen sanatçı için grafik ve fotoğraf birbirini besleyen, tamamlayan iki alan olur. Kaygun’un fotoğraf üzerinde ilk manipülasyon denemelerini yaptığı Polaroid serisinden parçalar Uluslararası Polaroid koleksiyonuna dahil edilir ve çalışmaları önemli müze ve sanat kurumlarında sergilenir.

“Ben fotoğraf çekmiyorum, fotoğraf yapıyorum” diyen sanatçı için, ortaya çıkan her kare onun tasarladığı  bir sahnedir. Önce zihninde kurguladığı kompozisyonu tasarlar, sonra fotoğrafı çeker; karanlık odada devam eden süreçte, rastlantılara yer yoktur. Kaygun, kazıyarak, renklendirerek, çizerek fotoğraftaki istemediği detayları siler, kendi istediklerini ekler. Baskıları üst üste bindirir, kolajlar yapar, akrilik boya ile boyar ve nihayetinde ortaya kendi iç dünyasını koyar. Burada önemli olan, zamanında tartışıldığı gibi, bu çalışmaların resim mi yoksa fotoğraf mı olduğu değildir. Kaygun’un amacı tam da disiplinlerarası bir sanat dili oluşturmaktır.

Küratör: Sena Çakırkaya

 

Juxtaposition/Karşılaşma sergisi

13 Aralık 2014


 

 

Juxtaposition/Karşılaşma sergisi, Berlin’i hayatlarında ilk kez ziyaret etmiş on öğrencinin, kentin yapısal, sosyal ve kültürel dinamizmi ile karşılaşmaları sonucunda ürettikleri görsel çalışmaları içeriyor. Metropolün çok katmanlı ama artık homojenleşmiş sosyal yapısı ve öğrencilerin estetik gözlemleri ile bütünleşen çalışmalar, kenti algılama biçimleri üzerine özgün deneyimler sunuyor. Çalışmaların her biri kendini özgün bir algılama biçimi olarak ortaya koyup geleneksel belgeleme yöntemlerinin ötesine taşıyor. Projelerin gelenekselden ayrılan özgün dili, kemikleşmiş anlatının kodlarını kırarak, öteki ile karşılaşma deneyiminin olası hiyerarşik sonuçlarını ortadan kaldırıyor. Hem hareketli hem de durağan görüntüler ile oluşturulan projeler, taşıyıcıları olan yüzeyin dile dair engellerini aşarak, izleyicinin onları üretenlerin deneyimlerine ortak olmasını sağlamayı amaçlıyor.

 


 

The exhibition Juxtaposition/Karşılaşma is formed by the visual works of ten students who visited Berlin for the first time in their lives. It is the result of their encounters with the structural, social and cultural dynamism of the city. The multilayered but now homogenised social structure of the metropolis and the students’ aesthetic observations combine and result into unique experiences on the perception of the city. Each work sets itself as an original form of perception and goes beyond the traditional techniques of documentation. The language of the works is far from traditional norms, and thus breaks the longestablished codes of narrative, eliminating the possible hierarchical consequences of an encounter with the Other. These projects,using both still and moving images, overcome the linguistic barriers of the surface of their mediums and, in doing so, aim to ensure that the audience share their experience of producing them.

Contemporary Istanbul 2014

13 Kasım 2014 – 16 Kasım 2014


Bu yıl 13 Kasım’da başlayacak olan Contemporary Istanbul, 520 sanatçı, 3 bin eser, 22 ülkeden 104 çağdaş sanat galerisi ile beraber 75 binden fazla ziyaretçiyi İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda buluşturacak.

Bu seneki katılımcı galeriler arasında Galerie Lelong (Paris), Marlborough Galleries (New York), Rampa Istanbul (İstanbul), Emmanuel Fremin (New York), Galerie Javier Lopez (Madrid), Kashya Hildebrand Gallery (Londra), Galerie Kornfeld (Berlin), Galeri Nev (İstanbul), Heis Gallery (Fukuoka-Japonya), Galeria Pilar Serra, Barbara Paci Art Gallery (Roma), Dirimart (İstanbul), Andipa Gallery (New York) ve yakında İstanbul’a da açacağı mekân ile Galleria Russo (Roma) yer alıyor.

Contemporary Istanbul’un en büyük yeniliği olan Plugin Istanbul Yeni Medya Bölümü sanatsal anlamda daha geniş bir alanı kapsamayı hedefliyor. Sadece video sanatı değil, ses ve ışık enstalasyonları, robotik tasarımlar gibi öncü çalışmalar Plugin Istanbul’da yer buluyor.

ARTİST 2014/ 24. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı

8 Kasım 2014 – 16 Kasım 2014


TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından düzenlenen Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı bu yıl yirmi dördüncü kez 8-16 Kasım 2014 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi- Büyükçekmece’de kapılarını açacak.

ARTİST 2014/ 24. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı’na yurt içi ve yurt dışından 100’ün üzerinde sanat galerisi, sanat kurumu, üniversitelerin sanat fakülteleri ve bağımsız sanatçı inisiyatifleri katılıyor.

İstanbul Sanat Fuarı, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından düzenlenen 33. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ile eş zamanlı düzenlenmektedir.

Seçki – MeMeT Güreli

13 Kasım 2014 –  30 Kasım 2014


 

Figür resminin Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biri olan Memet Güreli, 7’nci kişisel sergisini Türk-Amerikan Kültür Derneği Emin Hekimgil Sanat Galerisi Salonu’nda açıyor. Sanatçının daha önce İstanbul’da gerçekleştirdiği “Rutin” ve “Fragmanlar” adındaki sergilerden derlenmiş eserleri “Seçki” adıyla Ankara’ya taşıyan bu sergi, 13 – 30 Kasım 2014 tarihleri arasında açık kalacak ve sanatçının sergileyeceği yağlıboya tuvallerin yanı sıra, bu tuvallere kaynak oluşturan çok sayıda kağıt işler de (kolaj+karışık teknik) yer alacak.

Resimlerinde, insan yaşamını yönlendiren ve onu kendi koşullarına tutsak eden modern kenti konu alan sanatçı, bu insanların farklı dünyalarında yaşadıkları dramları gözler önüne seriyor. Modern yaşamın sunduğu konforlu mekânları, eğlence biçimlerini, iletişim olanaklarını, tüketime yönelik çekici nesneleri benimseyen ve bunların peşinden giderken, kendi rahatsızlıklarını içten içe hisseden insanların çelişkili öyküleridir bu resimlerde izlediklerimiz…
Memet Güreli’nin bu sergide vurguladığı durum, insanların çok derinden yaşadıkları o çelişkiyi “Rutin” bir yaşam biçimine dönüştürmeleridir: Hem modern kentin sunduğu klişe yaşamlardan vazgeçmeyen, hem de bu yüzden giderek kendi doğalarının duygu zenginliklerinden uzaklaşan insanların, artık kendi rahatsızlıklarını “Rutin” bir süreç gibi algılamaya başlamaları, dramın ta kendisidir.

Diğer yandan bir anlamda bu serginin ana karakterini oluşturan kolajların, genellikle popüler gazete ve dergilerden oluşturulması da dikkat çekiyor. Modern dünyanın vazgeçilmez malzemeleri sayılabilecek popüler medya sektörü, bu sergideki resimlerin kurgusu içine işledikçe, görselleştirilmiş bir takım olayların temelinde yer alan bir kitle kültürünün varlığına da işaret ediyor.

Sabahattin Tuncer – 15 Kişisel Resim Sergisi

SABAHATTİN TUNCER’in 15. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ HARMONY SANAT GALERİSİ’nde…Yenilenen yüzüyle Harmony Sanat Galerisi, Sabahattin Tuncer’in 15. kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sergi, 11 Ekim tarihinde Harmony Galeri’de sanatseverlerle buluşuyor. 29 Ekimtarihine kadar gezilebilecek olan sergi, modern dönemin izinde olmasıyla dikkat çekiyor.

Son yıllarda, sanat yapıtının yerine kavram referanslı sunumların öne çıktığı “sanat ortamı”mızda, ortaya eser koymak yerine, gösteri toplumunun gösterilerinin icrasına tanık olduğumuza değinen Tuncer, ortamda artan faaliyetin niceliği artırırken, bunun aynı oranda niteliğe yansımadığını vurguluyor. Sanat ortamına sözmerkezli söylemin hegamonya kurduğunu ifade eden sanatçı, bunun da sanatçıları, kültür endüstrisinin alan düzenlemesinin nesnelerine dönüştürdüğünü ifade ediyor ve sanatın referansı sadece sanattır, diyor.

Sabahattin Tuncer

1950 yılında Van Erciş’te doğan Sabahattin Tuncer, 1979 yılında İ.D.G.S.A. Resim bölümünden mezun oldu. Tuncer çok sayıda kişisel ve karma sergiye katıldı.

Sergiler:

1988 Kayaalp Sanat Galerisi, İstanbul 1991 Füzen Sanat Galerisi, İzmir
1992 Maltepe Sanat Galerisi, İstanbul 1992 Sefahathane, İstanbul

1993 Nadya Sanat Galerisi, İstanbul

1994 Nadya Sanat Galerisi, İstanbul

1995 Maltepe Sanat Galerisi, İstanbul

1997 Maltepe Sanat Galerisi, İstanbul

1999 Turkuaz Sanat Galerisi, İstanbul

2001 Harmony Sanat Galerisi, İstanbul

2003 Harmony Sanat Galerisi, İstanbul

2005 Koşuyolu Sanat Galerisi, İstanbul

2006 Koşuyolu Sanat Galerisi, İstanbul

2007 Beyoğlu Akademililer Sanat Galerisi,İstanbul

2008 Harmony Sanat Galerisi, İstanbul

2011 Harmony Sanat Galerisi, İstanbul

2012 Doruk Sanat Galerisi, İstanbul

2013 Harmony Sanat Galerisi, İstanbul

Dokunma

9 / 23 Ekim 2014
Açılış: 9 Ekim 18:00

Alev Mavitan / Arzu Başaran / Buket Güreli
Çetin Pireci / Denizhan Özer / Füruzan Şimşek
Gazi Sansoy / K. Deniz Pireci / Murat Germen
Nermin Ülker / Nesren Jake

Pedofili, Ensest, Küçük yaşta evlilik…

Büyük bir oranda kız çocuklarının, az da olsa erkek çocuklarının da başına gelen bu talihsiz olaylar silsilesi, dile getirilmesi yasaklar listesinin başında. Toplumumuzda gizli kalan, sürekli saklanan ve tahmin ettiğimizden çok daha sık tekrarlanan tüm bu gerçeklere bir kez daha dikkat çekmek için “Dokunma” dedik.

Bedenime, ruhuma, geleceğime dokunma! Sakatlanan ruhların bir çığlığı olmak istedik; bu olayların sonucunda yitip giden yaşamları kutsayıp, duyarlılığın artmasını amaçladık. Hiç kimsenin maruz kalmasını istemediğimiz tüm bu suçlara dikkat çekip, görünür kılmak için kendi dilimizde işaret ettik.