Artist 2017 Gerçekçi Ütopyalar

4-12 Kasım 2017


Artist 2017 Gerçekçi Ütopyalar

27. İstanbul Sanat Fuarı, ütopyaları tarihsel, kavramsal ve güncel olmak üzere üç ana başlık altında ele alıyor. Sergiler, konserler, performanslar, tartışmalar, atölyeler, gösterimler ve yayınlarla, ütopyaları keşfe çıkıyor. 13. yüzyıl Anadolu dervişleri ve Şeyh Bedreddin’den,  Sovyet Avangard’ına; Cyborglar ve bilim-kurgu edebiyatından, alternatif ekonomilere; ekolojik hareketlerden, pedagojik deneyimlere uzanıyor. Ütopya kavramının taşıdığı farklı zamansallık anlayışlarının siyasi boyutlarını araştırmaya açıyor. Günümüzde ne tür bir tarih algısının ütopyaları imkânsız kıldığını anlamayı öneriyor. Kavramsal olarak ütopyayı, nostalji ve özgürlük, politika ve estetik, sanat ve tasarım ilişkileri bağlamında tartışmayı önemsiyor. “Gerçekçi ütopyalar,” ekonomik kriz dalgalarıyla daha da önem kazanmış üretim ve tüketim kooperatiflerine, queer ve feminist yaşam biçimine, bedende ve doğada soluk alan ütopyalara yer açıyor.

Tüyap bu yıl da geçen yıl olduğu gibi lidersiz, hayalperest ve çatışmalı bir duyusal kamusal alan olmaya hazırlanıyor. Ekonomik ve sembolik kâr amacı olmayan bir takım oyunu kuruyor. Mekânın fiziksel avantajlarını tartışmanın ufkunu genişletmek için değerlendirmeyi önemsiyor. 4-12 Kasım 2017 tarihleri arasında tüm katılımcıları her anlamda sınır ötesi bir deyim alanını kolektif olarak üretmeye, ütopyaları nostaljiden, ahlaki tuzu kuruluktan, popülist propagandadan ve umutsuzluktan kurtarmaya davet ediyor. [tanıtım bülteninden]

 

Katılımcılar:

Alan İstanbul, AmberPlatform / Ekmel Ertan, Atelier Muse, Bahçe Grubu, Barış Seyitvan, Begüm Özden Fırat, E-Skop, Evrim Hikmet Öğüt, Ezgi Bakçay–Eda Yiğit, Feyyaz Yaman–Zeynep Sayın, Fırat Arapoğlu, Galeri Bu, Galeri D’Art, Istanbul Performance Art / Pınar Derin Gençer, Kadıköy Tüketim Kooperatifi, Karşı Sanat Çalışmaları,  Mahmut Wenda Koyuncu, Melih Özuysal, MerkezkaÇ Sanat Kolektifi, Mixer, Noks Bağımsız Sanat Alanı, Rafet Arslan, Rhythm Section, Robomina, Selanik Çağdaş Sanat Müzesi ve Bienali, Sezgin Boynik, Taner Güven, Taşeron Sanat İnisiyatifi, Versus Art Project

 

RESMİGEÇİT Mevlut Akyıldız

3 Kasım – 2 Aralık 2017


Türkiye’nin ve Türkçe’nin her halinden, uzak-yakın geçmişi ve günümüzden yola çıkan resimleri, camaltıları ve heykelleriyle hayranlık yaratan sanatçı Mevlüt Akyıldız, yeni sergisi “Resmigeçit” ile sanatseverlerle buluşuyor. İroni ustası Akyıldız’ın sergisi retrospektif niteliği taşıyor. Sergi pazartesi günleri hariç, 3 Kasım – 2 Aralık 2017 tarihleri arasında, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Beş Kubbe Salonu ve Tek Kubbe Salonu’nda saat 10.00 – 17.00 arasında ziyaret edilebilir.

Ütopyayı Taşıyanlar / Ahmet Umur Deniz

25.04.2017 – 25.05.2017


Karşı Sanat
Gazeteci Erol Dernek Sok. No: 11/4 Hanif Han
Merkez Beyoğlu İstanbul 
212-245 71 53
 

www.karsi.com

Pazar günü hariç her gün 11:00-19:00 saatleri arasında gezilebilir. 

26. Art-İst Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı

 

ADA

“Aynı anda savaşa ve barışa hazırlanılamaz” 

Einstein

Globalleşen dünyada; Küreselleşme politikaları ve hegemonya savaşları, ülkemizin de içinde yer aldığı coğrafyada, vicdanlarımızın kaldıramayacağı kadar korkunç bir insanlık dramı yaşatıyor. Aklın Uykusu’ndan ne zaman çıkılacak ve adeta bir can pazarına dönen bölge ve ülkemiz ne zaman normalleşecek?

”Küreseleşme süreci; savaşlar, soykırımlar, katliamlar, sürgünler, ekolojik felaketler ve bunların ardından yaşanan travmalar 21.yy’ın deneyimine damgasını vurdu.” Çağrı metninde özetlenen yakın tarihe ilişkin bu değerlendirmeye bakarsak ister istemez şu soruyu sormak gerekiyor; insanlık bunu hak ediyor mu? Kim, kiminle, ne için savaşıyor? Kim haklıydı, kim haksız? Başka bir dünya düşünden, umuttan uzak, benden sonrası tufan mı diyeceğiz? Avrupa’nın ve Akdenizin kıyılarına vuran trajediye seyirci mi kalacağız? Dünya siyasetine yön verenler ve basiretsiz dünya liderlerinin mahareti ile yaşatılan bu travmanın patolojik sonuçları, savaş kültürünün giderek toplumların yaşam normu haline gelmesi halinde acının iktidarı kaçınılmaz olmaz mı?

Yine 21.yy’ın deneyimleri göstermiştir ki; Estetik potansiyeli sayesinde sanat, nesnel dünyanın eleştirel bir tutumla özümseyerek kavranmasında öncü bir rol üstlenerek, geçmişi, bugünü ve geleceği oluşturmada sayısız köprüler kurmamıza yardımcı olmuştur. Yaşamın deneyiminden damıttığı “öz”leri estetik formun kendi yasalarına uygun tarzda, bir başka umudun düşünü kurar ve taşıyıcısı olmayı sürdürür. Umudun da karamsarlığın da nedeni olan insanın, bu ruh halinden çıkmasına yardımcı olur. Buna rağmen; Yaşanılan bu ağır ve acıtıcı gündem karşısında, sanatçıların yaratma edimi absürdleşmekle birlikte zaman zaman da etkisini yitirerek sıradanlaşabiliyor ve sanatçılar kendi üretimlerine yabancılaşma durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Gezi ve diğer süreçlerde olduğu gibi.

Ülkemizin adeta yazgısı gibi 1980 darbe sürecinin hemen akabinde sahneye neo-liberal politikalar ve serbest piyasa ekonomisinin konması sonucunda, çarpık da olsa, sanat piyasasından henüz yeni söz edilir olmuştu. Sınırlı sayıda sanat kurumu ve galeriler varlıklarını zor sürdürür durumda iken, bireysel ve kolektif pratikler içerisinde şekillenen estetik deneyler henüz yeni ivme kazanmaya başlamıştı. Ardından gelen sanatın finansallaşması ve sponsorlu sanat dönemi başka sorunları da beraberinde getirdi. 2000’li yılların ardından uluslararası aktörlerin de devreye girmesi ile finansallaşması dolayısıyla sanatın araçsallaştırılması süreci hız kazandı. Ülkemizde fuar etkinliği bağlamında öncü olan, Tüyap Sanat Fuarı’nın merkezin dışında konumlanışının ardından, farklı finansal grupların yer aldığı çok sayıda fuar etkinliği adeta bir fuar enflasyonu yarattı. Tüyap çalkantılı giden ülke ekonomisi ve istikrarsızlığa karşın, fiziksel olarak merkezin dışında olmasına rağmen üstlendiği misyonu belirgin bir ciddiyetle sürdürmeye çalıştı.

Bu yıl 26.’sı gerçekleşen Art-İst Uluslararası Sanat Fuarı ‘’Umulmadık Topraklar’’ başlığı altında, ülkede ve hemen yakın çeperimizde gerçekleşen insanlık trajedisine işaret ederek, ülkemiz sanat ortamındaki kurumları ve yaratıcılarını bu konuda yaratıma ve düşünmeye davet etti. Adasanat kuruluşundan bu yana sürdürdüğü alternatif, eleştirel, kolektif ve bağımsız tavrıyla bu davete cevap verdi.

Adasanat bir galeri değildir; iki sanatçının bağımsız sanat çalışmalarını yürütmek üzere oluşturduğu bir yapıdır. Bir atölye, bir üretim mekanıdır. Aynı zamanda iki sanatçının birikimlerini düzeyli bir deneyim paylaşımı anlayışıyla, sanat kariyerlerinin başlangıcındaki gençlere ve kimi zaman yetişkinlere aktardığı bir eğitim kurumudur.

2000’li yılların başlarında, taşındığı mekanda yeniden yapılanarak, bağımsız bir sanat platformu, bir sanatçı inisiyatifi formu kazanmıştır. Mekanın fiziki şartlarını dönüştürerek çok amaçlı bir etkinlik salonu oluşturmuş, görsel sanatlar odaklı pek çok projeye ev sahipliği yapmıştır.

Adasanat kurulduğu günden bu yana, kısıtlı imkanlarını kullanarak ticari beklentilerden uzak, finansallaşan kültür-sanat alanının dışında, bireysel ve kolektif pratiklere alan açmaya çaba gösterdi. Söz konusu edimleri ve projeleri gerçekleştirirken katı ve kuralcı olmaktan uzak bir tavırla, kendini sınırlandırmadan esnek ve olabildiğince bağımsız, özgür ve yaratıcılığı tetikleyen bir “ADA” olmaya çalıştı. Adasanat misyonunu yerine getirirken, başta sanat alanında olmak üzere, yaşadığımız yerkürenin sorunlarına eleştirel, sorgulayıcı bir çerçeveden bakma konusunda nitelik ve içerik bağlamında sorumlu ve duyarlı olmaya çalıştı.

26 yıllık oluşum sürecinde, son on yılı aşan dönemde, periyodik olmasa da 20’nin üzerinde etkinliği sanat izleyicisiyle buluşturdu. Tekil sergilerin yanı sıra ‘’34 İst 2010’’ “Zaman aşımı”, ‘’Yüzdeyüz Barış”, gibi, yakın tarihimizden kimi olguları tekrar gündeme taşıyan, tartışmaya açan projelerle geniş katılımlı sergiler gerçekleştirdi. Bu projelerin bazılarını da partner sanat kurumlarıyla birlikte organize etti.

Türkiye’de sanatçılar için hayatta kalmak giderek zorlaşırken, Adasanat gibi yapılara daha çok ihtiyacı olacağını düşünüyoruz. Bu deneyimi olanaklarımız ölçüsünde sürdürmenin önemli olduğuna inanıyoruz.

Memet Güreli / Buket Güreli

Olağan – MeMeT Güreli Resim Sergisi

24 Aralık – 14 Ocak


“Olağan” Bir Yaşamda, Atölyenin Ne Önemi Olabilir?

MeMeT Güreli’nin yeni kişisel sergisi “olağan” 24 Aralık, Perşembe günü Evin Sanat Galerisi’nde açılıyor. “olağan”, kaynağını sanatçının çalışma ortamından (atölye) alıyor ve bir sanat eserinin atölyede başlayan ve sokaklara karışan özerkliğini, bir sanatçının yaşamında atölyenin – veya bir yazarın yaşamında bir çalışma odasının – önemi üzerinden sorgulatıyor.

Emre Zeytinoğlu, MeMeT Güreli’nin “olağan” sergisine kaynak olan atölyeden şöyle bahsediyor: “Bir kez daha söylemeliyiz ki bir atölye demek, sanat yapıtının kendi yeri demektir; doğru, bu resimler ona dikkat çekiyor. Diğer yandan onların her biri atölyenin niteliklerini anlattığı gibi, kendileri de bizzat bir sanat yapıtı halinde sunuluyor: Atölyeyi gösteren, onu yücelten, fakat aynı zamanda o atölyede doğmuş olmakla, özerkliğini yitirmemiş sanat yapıtları bunlar.”

Sergide, tuval üzerine yağlıboya kurgulanmış mekan çalışmalarının yanısıra, sanatçının kolaj alt yapılı kağıt üzerine karışık teknik çalışmaları da yer alıyor. Geçmiş yıllarda da bağımsız mekanlarda çok sayıda sergi gerçekleştirmiş olan Güreli’nin sekizinci kişisel sergisi “olağan”, 24 Aralık – 14 Ocak tarihleri arasında, Pazar hariç her gün 11:00 – 19:00 arasında Evin Sanat Galerisi’nde izlenebilir.

 

Kaybetmeden/ Zeycan Alkış

1 Ekim-21 Ekim


 

Zeycan Alkış, uzun çalışma sürecinin ardından Karşı Sanat’ta “Kaybetmeden” başlıklı sergisiyle 1 Ekim-21 Ekim tarihleri arasında izleyici karşısına çıkıyor. Sergi; zamansız, hayali bir mekanda kent kurgusu üzerinden sanatçının özgün tekniklerle yaptığı çalışmalarla olağanüstü bir dünya yaratıyor. Bizi terk edilmiş tarihi yerlerde gezintiye çıkararak,düşlerini gerçek kılıyor…

Alkış, izleyiciyi Narmanlı Han’dan Haydarpaşa’ ya, Galatasaray’dan Kamondo merdivenlerine, Çiçek Pasajı’ndan Tünel’e sal üzerinde zamanı dışarı atarak bir yolculuğa çıkarıyor. Henüz terk edilmiş hissi veren figürün izlerini gösterirken kendini göstermiyor. Sokaklarında dolaşan balıklarıyla kurduğu ilişki çağdaş sanat dilini yeniden kurguluyor.

“Kaybetmeden” sergisini 1 Ekim-21 Ekim tarihleri arasında Karşı Sanat’ta görmeniz mümkün.
Gazeteci Erol Dernek Sokak No:11/4 Hanif Han

Beyoğlu/İstanbul

Nuri İyem 100 Yaşında/Portre


16 eylül-31 Ekim

Nuri İyem, “Nuri İyem 100 Yaşında/Portre” adlı sergiyle 100. doğum yılında anıldı.

‘nde açılan serginin direktörlüğünü üstlenen Feyyaz Yaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, serginin İyem’e 100 yıllık bir perspektiften bakma imkanı sağladığını belirtti.

Sergi için sanatçının atölyelerini araştırdıklarını kaydeden Yaman, “Nuri İyem’in öğrencilik yılları, 1930’lar, dönemin Cumhuriyet ideolojisinin kültüre etkileri, yaptırımları ve o doğrultuda sanatçının özgür karşı refleksi, onun şekillenmesi ve yansımaları sergide daha derli toplu görünüyor” ifadelerini kullandı.

Feyyaz Yaman, İyem’in muhalif dilini sistem içinde sürdürdüğünü anlatarak, şunları kaydetti:

“O dönemin resmi içine, 60’lardan sonra özellikle başörtülü bir insan profili sokuyor. Köylülük kaynaklı şeyleri, ilk defa toplumsal bir rahatlıkla Türkiye burjuvasının ortamına sokmak, bence alttan alta muhalif söylemin de inşası. Bunu başarmış birisi. Atölye oluşturmak, atölye sahibi olup onu yaşatabilmek, bağımsız bir ekonomikurabilmek için çok güç. Onu başaran ilk sanatçılardan biri. O dönem, bir kısım sanatçı arkadaşları, çözümü kaçmakta bulmuş. Burada bohemlik ortamı da yok.”

-Sergide sanatçının kişisel atölyesi canlandırıldı-

Sanatçıyı anmak üzere açılan sergi, Nuri İyem’in kişisel atölyesinin canlandırması, sanatçının kişisel eşyaları, arşivinden belgeler, mektuplar ve notların da yer aldığı arşiv-sergi niteliği taşıyor. Sergide, İyem’in 68 yıllık sanat yaşamında ürettiği, farklı dönemlerini yansıtan ikonlaşmış portrelerinin yanı sıra daha önce sergilenmemiş eserleri ve atölyesinden tamamlanmamış resimlerini de içeren eserler bulunuyor.

Sergiye paralel olarak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi‘nde Türkiye resim sanatında portre geleneği ve Nuri İyem resimleri üzerine bir sempozyum düzenlenecek.

İyem’in hayatını fotoğraflarla anlatan, bugüne kadar kendisi için düzenlenen sergilere, yayımlanan kitaplara ve 68 yıllık sanat yaşamında ürettiği, kayıt altına alınmış 2 bin 468 esere yer veren internet sitesinin de hazırlıkları devam ediyor.

Sergi, 31 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek.

14. İstanbul Bienali


 

5 Eylül-1 Kasım

Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 14. İstanbul Bienali, 5 Eylül-1 Kasım tarihlerinde ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori başlığıyla Carolyn Christov-Bakargiev tarafından bir dizi işbirliği içerisinde şekillenen 14. İstanbul Bienali’nde; Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika’dan 80’in üzerinde katılımcının 1.500’ün üzerinde eseri iki ay boyunca şehrin farklı noktalarında gezilebilecek.

Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu yakasını içine alan 36 mekânda gezilebilecek TUZLU SU, müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılacak.

Bienalin Medya Toplantısı
Uluslararası basının yoğun ilgi gösterdiği 14. İstanbul Bienali’nin medya toplantısı, bu sabah Özel İtalyan Lisesi’nde gerçekleştirildi. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’in konuşmalarının ardından toplantı, 14. İstanbul Bienali’ni şekillendiren Carolyn Christov-Bakargiev’in bienale dair detaylı bilgiler aktarmasıyla devam etti. Bienalin gerçekleştirilmesini sağlayan ekibin temsilcileri de sahnedeydi.
Medya toplantısında, konuşmaların ardından bienal sanatçılarından Adrián Villar Rojas, Liam Gillick ve Theaster Gates sahnede kısa bir konser verdi.
14. İstanbul Bienali medya toplantısına, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç da katıldı.
14. İstanbul Bienali’nin açılış haftası için, uluslararası sanat çevrelerinden eleştirmen, küratör, müze ve galeri yöneticileri ile basın mensupları da dahil olmak üzere yurt dışından 5 bine yakın konuk İstanbul’da olacak.

TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori
Carolyn Christov-Bakargiev, bienalin teması TUZLU SU’ya dair fikirlerini şu şekilde açıklıyor: “Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu sergi bir materyalin –tuzlu su– ve çelişen düğüm ve dalga imgelerinin etrafında dönüyor. Çizginin nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini, nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, aygıtlarımızın düz yüzeyleri üzerinde parmak uçlarımızla yaptığı gibi, sualtının derinliklerinde, kat kat şifrelemeler açılmadan önce de yapıyor.
Sergi, dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alıyor. Hem zamanı askıya alan durdurulmuş hareketler vardır (denizler, okyanuslar üzerinde insan taşımacılığının düğümleri, savaş, emek, etnik temizlik düğümleri) hem de dalgalar gibi dağınık ve tekrarlanan hareketler vardır (ayaklanma dalgaları, ‘jouissance’ dalgaları, elektromanyetik dalgalar). Hem kelimenin düz anlamıyla su dalgaları vardır hem de insan dalgaları, duygu ve anı dalgaları. Dalgaları teşhis ederek, görerek örüntülerinin farkına varırız – sualtındaki su örüntüleri, rüzgâr örüntüleri. Belki de bir dalga sadece zamandır – bir dalganın yüksek ve alçak noktaları arasındaki farkta duyumsanan his zamanı, dolayısıyla mekânı ve dolayısıyla yaşamı imleyebilir. Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama sıçrıyoruz.”


 

 

“Sıradan…/ Ordinary…”

12- 31 Mayıs 2015


Buket Güreli’nin,  2003-2009 yılları arasında linol baskı tekniği kullanarak ürettiği; print, mini print ve exlibris işlerinden oluşan “Sıradan…/ Ordinary…”  isimli sergisi 12- 31 Mayıs 2015 tarihleri arasında Ankara, TAD Emin Hekimgil Sanat Galerisi’nde sergilenecek.

TAD Emin Hekimgil Sanat Galerisi

Cinnah Caddesi no : 20 Kavaklıdere / Ankara

Açılış kokteyli / Opening cocktail : 12 mayıs 2015, saat: 18.30-20.00

 

Noir ‘Kara’ Halil Yavuz Ertürk


 

Halil Yavuz Ertürk’ün “Noir-Kara’’ isimli sergisindeki eserleri Galeri Versus Art Project’te görülebilir.

Halil Yavuz Ertürk’ün eserleri, sürekli değişen şehir yaşamının

ve yapılaşmanın insan üzerindeki etkisini tuvalde hissettiriyor. lerinde şüphe, korku,

melankoli ve isyan duygusunu harmanlayan Ertürk, üstüne gittiği doğalcılıkla estetiği adeta

yağmalıyor. Sanatçı natürmort çalışmalarında kullandığı renk seçimiyle de durağanlığa canlı

bir manzara izlenimi katıyor.