20 ocak / 08 ağustos 2018
“…. Bugün insanların yaşadığı yalnızlığı kim öngörebilirdi? Her gün dünyaya ilişkin gövdesiz ve sahte bir imgeler ağı tarafından yeniden onaylanan bir yalnızlık. Ama imgelerin bu sahteliği bir hata değil. Eğer kar peşinde koşmak insanlığın kurtuluşunun tek yolu olarak görülürse, gelir elde etmek mutlak öncelik haline gelirse, o zaman gerçekten varolanın itibar görmemesi, görmezden gelinmesi ve baskı altında tutulması gerekir. Bugün resim yapmak, yaygın bir ihtiyaca cevap veren bir direniş eylemidir ve umutlanmayı teşvik edebilir.“
John Berger – Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar
Son iki yıldır beklenmeyen bir anda gelen, hiç tahmin edemediğimiz, distopik diyebileceğimiz bir süreçten geçtik. Ve ilk kez tüm dünya ile birlikte ortak bir sorunumuz oldu. Salgınla birlikte gelen karantina süreci, durmaya yakın yavaşlayan zaman, bilinmezlikler, izolasyon ve getirdiği yalnızlaşma, hepimizi konusunu bile tam anlayamadığımız bir bilim kurgu / felaket filminin içine attı. Sonrasında, ilk şaşkınlığı atlatma ve hala süren durumu anlama idrak etme, kabul etme ve başa çıkma süreci…
Kendi özelimde bu zor süreç ile başa çıkma yöntemim ise; Her zor zamanda yaptığım gibi, tuvalin karşısına geçip o an’da kalabilmek ve resim yapmayı sürdürmek, belki de ‘’kayıp zaman’’ içinde kaybolmama çabası ile yine sanata sığınmaktı…
John Berger’in yukarda ki saptamasına kendi gerçekliğimi de ekleyerek diyebilirim ki; Sanatçılar için bir varoluş biçimi olan sanat, diğer herkes için zor zamanların temel gereksinimidir ve yaşam devam ettikçe her alanda çeşitlenerek varolmayı sürdürecektir.
Bu süreçte yaptığım çalışmalar salgın döneminde ve dönemin doğal olarak üzerimdeki psikolojik etkisiyle yapılmış olmaları dışında, salgınla görsel anlamda direkt ilişkili değildir.
Kataloğu incelemek için tıklayın.
-‘’Dünyadan Uzak’’ başlıklı sergimde yer alan çalışmalarım, tam da alıştığımız dünyadan bir anda uzaklaştığımız ve adeta distopik bir sürece geçtiğimiz pandemi, karantina döneminde ürettiğim işlerdi. İşlerim doğal olarak dönemin bende ki psikolojisi ile yapılmış çalışmalar. Beden dillerinden sıkıldıkları ya da bekledikleri belli olan figürler var, bunların bir kısmı pencereden ya da tuvalin dışından gelen ışığa doğru bakıyorlar, bir kısmının da sırtı izleyene dönük tuvalin içinde ki belirsiz mekansız soyut bir alana bakıyorlar. İzleyici ile direkt ilişki kurmayan izole olmuş figürler. Bunun dışında kedilerim, bitkilerim ve pandemi de sık ilişkide olduğumuz objeler var. Diğerleri ile bakıldığında aynı duyguyu onlar da veriyor.
-Pandemi başlayıp herkes gibi ne yapacağımı bilemediğim kısa bir şaşkınlık döneminden sonra evden çıkıp bomboş sokaklardan atölyeye gidip gelmeye başladım. Atölye ve evin çok yakın olması büyük bir avantajdı çünkü sokağa çıkma yasaklarından etkilenmemiş oldum. Çalışmaya başladığımda herhangi bir konsept fikri ya da ilerde yapacağım fiziksel bir sergi düşüncesi yoktu çünkü takip ettiğim tüm haberler yeni bir dünyadan bahsediyordu ve o dünyada her şeyin sanal ortama taşınacağı ile ilgiliydi. Bu benim için oldukça kafa karıştırıcı idi doğrusu. Geçmişte de kafam çok karıştığında ya da dünya dertleri fazla geldiğinde, karşıma bir tuval koyup güzel bir müzik eşliğinde dünyadan uzaklaştığım için bu kez de aynısını yaptım. Sadece baş edemediğim bir durumdan uzaklaşmak ya da direncimi arttırmak için, ilerde izleyiciye sunmak düşüncesi ile değil. 2020 nisan ayından itibaren her zaman ki gibi atölyeye her gün gelip, çalışarak geçirdim bu süreci ‘’normalleşme’’ ye kadar. Ve neyse ki sergiler yavaş yavaş açılmaya başlayınca, ben de yalnız ürettiğim çalışmalarıma izleyicilerle tekrar, beraberce bakmaya ve paylaşmaya karar verdim.
-Söylediğim gibi üretmeye başladıktan sonra en azından günün büyük bir bölümünde kaygılarımdan uzaklaşıyordum. Ne yapacağızı düşünmek ve hiç bilemediğimiz bir geleceği planlamak yerine mental ve fiziksel olarak sağlıklı kalmak ve yapabildiğim en iyi şeyi yapmak yeterli geldi yani sergi yazımda da söylediğim gibi ‘’ …kayıp zaman içinde kaybolmama çabası ile sanata sığınmak ‘’ Belki de bu yüzden bu dönemde ürettiğim resimlerim bu güne kadar ki en renkli resimlerim oldu. Sanırım renklerle dayanıştım onlardan güç aldım. Sergi salonunda hepsine bir arada baktığınızda her ne kadar karantina ve pandemi döneminin sıkıntısı hissedilse de renklerin bana verdiği gücü sanırım izleyenler de aldı. Sıkıntılı ve belirsizliklerle geçen bir dönemi hatırladılar ama asla karamsarlık ve umutsuzluk hissetmediler. Çünkü genel olarak aldığım tepki bu yönde oldu.
-Biliyorsunuz ben yaklaşık 10 senedir resimlerimi kağıtları parçalayıp tuval üzerine boyaymış gibi yapıştırarak yapıyorum.Yani kağıtla boya efekti yaratmaya çalışıyorum. Resimlerime bakanlar boyayla yaptığımı düşünüyorlar oysa ki fırça boya kullanmadan, tamamen kağıtla ve kolaj tekniği ile yapıyorum. Ve bu malzeme bana çalışma esnasında değişik ve yeni yollar açıyor ve onun üzerine gidiyorum. Bu son dönem işlerimi üretirken de açtığı yeni yollar, fikirler oldu. Ben yine heyecanla o yollara dalıp yeni resimler üretmeye devam edeceğim.
22 Ağustos 2022
Buket Güreli, Etkinliklerimiz